Global Olmak İçin İngilizce Öğrenmek

Aşağıdaki blog yazımız eğitmenlerimizden Dilan Zeynep Derici’den…

Dünya vatandaşı olmaya giden yolun ilk basamağı: İngilizce. O kadar büyük bir hızla global ortak dil oldu ki, artık İngilizce bilmemek garip karşılanır hale geldi. Peki bizler bu resmin neresindeyiz?

Çok yanlış bir yerindeyiz 🙂

En kötü şartlarda dahi ortalama 10 sene İngilizce eğitim aldığımız, yetmez ise her sokakta bir İngilizce kursu bulabildiğimiz ve yine yetmez ise bir tıkla tüm dünyadaki İngilizce eğitmenlerine ulaşabildiğimiz bir çağda hala ülkemizde İngilizce konuşabilen insan oranının çok düşük olması size de bu işte bir terslik var dedirtmiyor mu?

Bu işte bir terslik olduğunu anlamak için önce bir dili konuşmayı nasıl öğrendiğimizin mekanizmasını anlamamız gerekiyor. Dünya üzerindeki her bir insan kendi dilini nasıl öğrendiyse, aynen öyledir bu işin yolu. Mutlaka duymuşsunuzdur; insan başka bir dil konuşurken ses tonundan tutun, kişinin tavrına kadar her şey farklılık gösteriyor. Ee boşuna bir lisan bir insan dememişlerdi arkadaşlar, atalarımızın bu sözü söylerken neyi kastettiğine dair jeton şimdi düşecek 🙂

Yeni bir dil öğrenmeye başladığınızda, artık yeni doğmuş bir bebeksiniz! Bir bebek, 25 yaşına geldiğinde artık sosyal olarak tam fonksiyonlu bir insana dönüşür. Bir anda mı dönüşür? Bunun 2 yaş dönemi, 5 yaş dönemi, ilkokul dönemi, ortaokul dönemi, lise ve üniversite dönemleri ve nihayetinde yetişkin dönemi var en özet haliyle. Tabi süreç boyunca çekilen çileleri, kısa kesmek adına atlıyorum (hehe).

İngilizce öğrenmek ile alakasız geliyor değil mi bu anlattıklarım; gelir 🙂 Yıllarca gördüğünüz İngilizce eğitimlerinin tamamının temeli, koca bir yanlışa bağlı olunca böyle oluyor sevgili arkadaşlar…

Fakat şimdi size anlatacaklarım, kulağa sihir gibi gelse de tamamen bilimsel ve gerçek. Dil öğrenmek işte bu yüzden inanılmaz bir deneyim!

Öncelikle bunun bir ders olamayacağını, bir dil, dolayısıyla bir iletişim aracı olduğunu kavramak gerek. İngilizce öğrenirken bir bebeğin geçtiği tüm evrelerden başarıyla geçmelisiniz. Önce maruz kalmalısınız. Tabi ilk dönemlerde duyduğunuz her şey size Çince gibi gelecek, panik olacaksınız, hiçbir şey anlamıyorum anksiyetesi çok belirgin bir hale gelecek; inanın bana o kadar normal ki! Bebekler de bizi anlamıyor ama “Anlayamıyorum ya bu iş olmayacak” deyip kulaklarını kapamıyor 😉 Bu dile düzenli olarak, sürekli maruz kalırsanız bir süre sonra sesler, bir süre daha sonra kelimeler, sonra ise cümleler yavaş yavaş kulağınıza daha anlamlı gelmeye başlıyor. 

Ancak bir ay, iki ay gibi komik süreler değil tabi bu süreler sevgili gençler; “5 Ayda İngilizce!”, “10 Günde İngilizce!” reklam panolarını hemen şu an aklınızdan siliniz 🙂

Maruz kalma döneminizde, tıpkı bebekler gibi, duyduğunuz sesleri ve kelimeleri sizler de tekrar edersiniz. Yani konuşmaya çalışırsınız. Konuşmaya çalışan bir bebiş görmüşsünüzdür daha önce, ne kadar da komik sesler çıkarıyorlar! E o zaman sizlerin de öğrenme aşamasındaki yanlış telaffuzlarınız, dil sürçmeleriniz, “ah rezil olduk!” dedirten komik sesleriniz normalmiş? 🙂 Yetişkin öğrencilerimizde özellikle bu aşamada (yani daha her şeyin başında) tıkanma başlıyor. Not cool. Bunu normalize edelim önce.

Ağzınızdan çıkan seslerin, hiç aşina olmadığınız bir dile ait olduğunu ve kulağa komik veya saçma gelmesinin, bir bebeğin konuşmaya çalışırken komik sesler çıkarması kadar normal olduğunu bilirsek bu aşamayı daha keyifli, eğlenerek ve en önemlisi pes etmeden o sesleri tekrar etmeye çabalayarak geçiririz ve İngilizce artık “Çok zor abi” olmaz 🙂

Çat pat anlamlı ve basit şeyleri söyleyebilmeye başladığınızda ise artık sıra neye geldi? Benim favorime! Sıra büyümeye geldi 🙂 

Tabiri caizse “okul İngilizcesi” diyebileceğimiz bir İngilizce öğretiliyor ülkemizde. Bu İngilizceyi öğrenebilmek, kullanılan yanlış metodlardan dolayı, çok zor. Bu İngilizce bilgileri ile konuşurken de, farketmeseniz de, kulağa 10 bazen de 17 yaşında bir İngilizce konuşmacısından hallice geliyor oluyorsunuz. Buna ek olarak okullarda ve kurslarda öğretilen İngilizce, gerçek hayatta konuşulan İngilizce değil 🙂

Tatsız, değil mi? Kendi kapasitenizin çok altında bir konuşma tarzınızın olması, hem sosyal hayatta hem de iş hayatında gerçekten büyük bir engelleyicidir. O yüzden doğru yöntemle, gerçek İngilizce öğreniyoruz; toplu halde yapılan yanlışlara düşmüyoruz. 🙂

O yüzden bu “büyüme” döneminde – tıpkı bir çocuk gibi – soyut ve somut kavramları, okuduğunu anlamayı, mecazi konuşabilmeyi, şakalar yapabilmeyi, tepkiler verebilmeyi öğrenmelisiniz. Bu kadar mı? No. Çocuklar büyürken evde ve okulda neleri öğreniyorsa onları öğrenmelisiniz, onları yapmalısınız.

Bu işin sonunda Türkçe olarak nasıl eğitimli, donanımlı, kendini güzel ifade eden güzel konuşan biriyseniz, İngilizceyi de kendi ful kapasiteniz ile konuşmaya başlayacaksınız. Bunu yapabilmek için ise formüllü gramer derslerinden, sadece gramer çalıştığınız testler, kitaplar ve çalışma kağıtlarından ve Türkçe anlatılan İngilizce derslerinden kaçabildiğiniz kadar uzağa kaçın! Her dersiniz en az %98 oranında İngilizce olmalı; ama hocam ben hiç bilmiyorum paniği yok! Ne dedik: bebekler gibi 🙂

Bunun yanında her dersiniz sizi konuşturmalı, gerçek hayatta ettiğiniz sohbetlerin çok dışında olmamalı. Hayatınızla entegre olabilmeli çünkü İngilizce öğrenmeye başladığınız an artık bu bir yaşam tarzı olarak hayatınızda var olacaktır. Ve sizler kendi dilinizde konuşurken insanlarda nasıl bir etki, intiba bırakıyorsanız, aynısını İngilizce konuşurken de sergileyebilmeniz sağlanmalıdır.

Bu benim kaç yılımı alacak korkusunu buradan bile hissettim, panik yapmayınız. Bir bebeğin geçtiği sürecin birebir aynısını yaşıyor olabilirsiniz ama tabi sizin için ayrıca bir 25 sene daha almayacak bu süreç 🙂 Ne olursa olsun her anlamda oturmuş ve fonksiyonel bir yapımız olduğu için biz yetişkinler, tabi ki bir bebeğe kıyasla daha kısa sürede o zorlu yolları aşabiliyoruz. Bu da bizi o malum soruya getirdi bak şimdi…

İngilizce ne kadar sürede öğrenilir sorusunu yanıtlamak, bu tamamen öğrenciye direkt bağlı olduğu için imkansız. Ama ortalama verebiliriz. Doğru yöntem ve sizlerin düzenli katılımı ile alacağınız bu minvalde bir İngilizce eğitimi, sizi sıfır noktasından akıcı İngilizce seviyesine ortalama 2-3 senede getirir. 

Süreç o kadar da sıkıcı ve zor değil aslında değil mi? Siz bir de sürecin içindeyken görün! Dil öğrenmek, tahmininizden daha keyifli ve inanılmaz bir deneyim 🙂

Bu minimini yazıma elbette İngilizce dili ile alakalı her şeyi kapsamlı olarak ele alarak sığdıramıyorum; o kadar çok şey var ki anlatacak ve değinecek… Siz iyisi mi başlangıç için en azından bir dil nasıl öğrenilir ve nasıl öğrenilmeli bunu bilin, zaten sorularınızı yanıtlamak için her zaman burada olacağız.

Lots of love!

Post A Comment

Stay ahead in a rapidly world. Subscribe to Prysm Insights,our monthly look at the critical issues facing global business.